1-3 YAŞ ÇOCUKLARINDA KORKULAR

Yazar : Layza OVADYA, Uzman Psikolog – Oyun ve EMDR Terapisti

1 yaş öncesinde, çocuklarınız sizin kucağınızda, tepeden, dünyayı, olup biteni izliyordu. Şimdi bu görüş açısı değişti, görüş seviyesi aşağıya indi! Sizin kucağınızda, tepedeyken boyundan küçük bir köpekle cesurca başa çıkabilirken, sizden gelecek olan tepkilerle orantılı olarak da, başa çıkacak veya korku geliştirmeye başlayacak.

Bu yaştaki çocukların korkuları çok farklıdır, çevrede olup bitenlerin farkına vardığı için, anlamlandıramadığı, kavrayamadığı, merakını gideremediği her şey korku unsuru olabilir. Bu korkuların bazıları mantıksızdır, birden bire ortaya çıktıkları için nereden kaynaklandığını anlamak da zor olabilir ve sadece açıklamalar yapmak yetersiz kalır. Mesela sifon sesi, elektrikli süpürge sesi, anne-babanın görünümündeki herhangi bir değişiklik, gök gürültüsü, şimşek, siren sesi, karanlık, karanlıkta gölgeler, köpek, böcek, uyumak, banyo, maskeler, palyaço, doktor; bu yaş grubunda en çok rastlanılanlardır. Anne-baba olarak sizin yaklaşımlarınız ve büyürken çocuklarınızın elde ettiği deneyimler, onun korkularıyla başa çıkabilmesinde etkili faktörler olacaktır. 

Her şeyde olduğu gibi, çocuğun korkma derecesi ve korkularıyla başa çıkma şekillerini, yapısı belirler. Bazı çocuklar daha endişeli, daha korkak, daha hassas olabilir ve daha çabuk korkabilir; fakat bu diğer yapıdaki çocukların korkmayacağı anlamına gelmez. Biraz daha girişgen, daha aktif çocuklar, olaylar karşısında daha dürtüsel davranabildiklerinden kokmuyormuş gibi görünürler! Bu tarz çocukların korkuları, anne-baba için daha endişe verici olabilir, çünkü sürekli alarmda olunması gereken bir durumdur. Korktuğu halde sonucunu düşünmeden, köpeğe yaklaşan bir çocuğa belli bir mesafeye gele kadar müdahale etmeyebilirsiniz; fakat sonra yanına giderek, “gel, beraber köpeği izleyelim, köpekle arkadaş olabilir miyiz, sahibine soralım” gibi aşamalı duraksatabilirsiniz. Sonra, köpeğin sizi nasıl koklayacağını, nasıl ses çıkaracağını, nasıl seveceğinizi anlatarak onu duyarsızlaştırabilirsiniz.

Banyodan korkmaya başlayan bir çocuğun, banyo düzenini, oyuncaklar, köpükler ya da banyo saatinde yapacağınız değişikliklerle farklı hale getirmek, onu rahatlatabilir.
Özellikle, doğum günlerinde çok sık karşısına çıkan palyaçolardan korkan bir çocukla, evde kostüm giyilerek, oynanan oyunları anlamasını sağlamak önemlidir. Onun gözünün önünde sizin ve kendisinin palyaço olması, onu rahatlatacaktır. Bunu aşamalı yapmanızda fayda var, bir gün sadece palyaço burnu takılır, diğer gün babanın ayakkabıları giydirilir, başka bir gün babanın gömleği giydirilir… Son adımlarda da, burun takılır ve gömlek giyer; yavaş yavaş kostüm, günler içinde tamamlanır.

Seslerden korkan bir çocuğa, seslerin nereden geldiğini, ne yapılarak o seslerin taklit edilebileceğini göstermek gerekir, gerekirse sesin kaynağına kadar gidip, çocuğa somut olarak gösterilmelidir.
1 yaş öncesi hiç problem çıkarmadan uyuyan çocuk, 1-2 yaş arasında yatmamak için direnmeye başlar. Tek sebebi korkular değildir, tabii. Fakat sebep gece korkularıysa, çocuğu rahatlatmak gerekir. Gece lambası, sevdiği bir obje, rahatlatıcı uyku düzeni sağlanması (banyo yapmak, pijama giymek, masal okumak, hafif müzik çalmak…) çözüm olabilir. Gece korkularının başlaması normaldir, eskiden ışıklar söndüğünde her şey bitiyordu, şimdi ışıklar sönse bile her şeyin devam ettiğinin bilincinde. Korkarak uyandıysa, onu rahatlatmak çok önemlidir. Işığı açıp kucağa almanız gerekmeyebilir, yanında durup, sırtını okşamak, onunla konuşmak yeterli olabilir. 

Kucağa alıp almamaya, ağlamanın şiddetine ve korkunun gerçekliğine göre karar verin.
Korku, her zaman olumsuz bir duygu olarak görülmemelidir. Aslında hayatta kalabilmenin en önemli, en derin kavramlarından biridir. Elinizi bırakıp caddeye fırlamak için hamle yapan bir çocuğu azarladığınızda, korkar. Fakat trafiğin tehlikeli olduğunu anladığından değil, sizin ses tonunuzdan. Burada sizin uyarılarınız, tehlike ve korku kavramlarını birleştirir ve onu uyanık tutar, fırlamaması gerektiğini öğretir.

Sıcak bir şeye dokunup, yandığında, merdivenlerden yuvarlandığında, tuttuğu bardağı düşürdüğünde, zaman içinde kavrama yeteneğinin gelişmesiyle, olayları anlayıp hafıza çekmecesinde tutar. Yeri geldiğinde de o çekmeceyi açıp, korkuyu alır. Anne-baba olarak üstünüze düşen, çocuğu korktuğu ortamlardan uzak tutmak değil tam tersine üzerine gitmektir. Belki korktuğu şey somut ise, en küçük boy ile başlayıp onu farklı şekillere de sokarak çocuğa başta izlettirmek, tedirginliğinin geçtiğini gördükten sonra mesafeyi yaklaştırmak ve en son hazır ve isterse korktuğu nesneyi eline  vermek olabilir. Tek yapılmaması gereken şey korkularla uğraşırken acele etmektir. 

Köpekten korkmayan bir anne-baba olmanıza rağmen, parkta başka bir çocuğun bir köpek tarafından düşürüldüğünü görmüş olabilir. Bu durumda ya çok gülebilir ya da daha önce korkmadığı bir şeyden korkmaya başlayabilir. Bu demek oluyor ki, çocuk yakınındaki kişilerin ruh hallerini de taklit eder, yani siz bir şeyden korkuyor ve mesajı veriyorsanız, ona göre o da korkmalıdır. Sizin korkularınız, kesin ona da geçecek diye bir şey yok, sizin ne kadar kontrollü olduğunuza bakar. 

Çocuğa “korkacak bir şey yok diyerek yaklaşmak” yerine “korktuğunu biliyorum” diyerek onu anladığınızı göstermek, korkusunu pekiştirmez, ancak korkuyla daha fazla ilgi çektiğini keşfeder ise pekişir. Ona farklı gelen bir şeyden korktuğunda, ona sorarak gösterin, beraber inceleyin, kitaptan resmine bakın. Çocuğunuzu, bütün korkularına karşı koruyamayacağınızı da kabul edin, o zaman her şeyi kontrol altında tutabilmemiz gerekirdi!

Keşfederek öğrenen çocuğun gelişimini, korkular duraklatmamalıdır. Çevresini, etrafındaki şeylerin korkunçluğuna rağmen, keşfettiren, sizsiniz, yani sizin cesaretlendirmeniz,!

Annecim-babacım,
Bir dakikalığına hiçbir şeyden korkmuyorum. Çünkü seni görebiliyorum ve ihtiyaç duyduğum zaman sana ulaşabiliyorum. Ama sonra beklemediğim bir şey oluyor ve korkuyorum. Yeri değişen bir şey beni korkutabiliyor. Eğer canım acırsa, yüksek bir ses duyarsam, arkamı döndüğümde seni göremezsem, ya da televizyonda gördüğüm bir şey yüzünden korkarsam, senin bana sarılmana ve güven vermene ihtiyaç duyarım.
Çünkü o kadar çok etrafta gezinmem gerekir ki, kendimi beklemediğim ortamlara sokabilirim. Yükseğe tırmanırım ama sonra aşağı inemem. Kaçarım, ama peşimden gelmemen beni korkutur. Ancak, bana sarılıp güvende olduğumu söylediğinde kendimi güvende hissederim. Hiçbir şekilde bir şeyden korkmamam gerektiğini öğrenirken bana zaman tanırsan, yeniden kendimi güçlü hissetmemi sağlarsın.

Sizin çocuğunuz
(anonim)