KÖKLER VE KANATLAR BÜYÜKANNE, BÜYÜKBABA, ANNE, BABA

Yazar : Layza OVADYA, Uzman Psikolog – Oyun ve EMDR Terapisti

Çok kıymetli Büyükanne, Büyükbabalar Bu “Mektup” Size ve de Sizin Çocuklarınıza

Bir  babalar gününde,  tanımadığım 2 ailenin konuşmasına kulak misafiri oldum. Birbirlerine çocukları büyüdüklerinde, ne olmalarını istediklerini anlatıyorlardı, finans analisti, ekolog, ergonomi mühendisi, genetik mühendisi, web tasarımcısı…Çok ilginçtir ki mutlu olmaları ile ilgili kimseden bir yorum gelmedi. Ben galiba daha sade ve basit düşünüyorum, diğer taraftan bu sorunun doğru veya yanlış cevabı olduğunu da düşünmüyorum.

Ben de yakın çevremde birkaç kişiye sordum; herkesin, kendine ve o an içinde olduğu zihinsel-duygusal-fiziksel koşullara göre yanıt verdiğini farkettim. Kendime sordum, iki kızım var, her daim ve büyüdüklerinde, önce mutlu yetişkinler olsunlar dedim, sonra sevgi dolu, hoşgörülü, cesur, özgüvenli, huzurlu…sonra mutlu kadınlar olsunlar,  aşk ve sevgi dolu, hoşgörülü, neşeli, cesaretli, özgüvenli…sonra mutlu anne olsunlar sevgi dolu, kendilerini ve çocuklarını tanıyan-anlayan-doğru yorumlayan, ışık yayan…sonra mutlu büyükanne olsunlar, sevgi yaysınlar, öğretici olsunlar, ılık ılık gülsünler, çevreleri hep kalabalık olsun, kahkahaları bol olsun ve huzur olsun…

Bir anne-baba, anne-baba olmayı kimden öğreniyor? Önce kendi anne-babasından, kendisine uygulanmasından hoşnut olduğunu alıyor, hoşnut olmadığını almıyor; bazen ne kadar uğraşsa da ‘kendi çocuğuma yapmayacağım’ dediği konuyu aynen kendi çocuğunda da uyguladığını fark ediyor. O zaman anne-baba olmak ne kadar özel, ne kadar zihni ve kalbi dolduran bir sıfat! Ve zaman karşısında ise, anlamını, yaş kaç olursa olsun yitirmeyen, varlığıyla veya bir zamanlar var olmuşluğuyla yıldız gibi hep parlaklığını hissettiren, güven veren yaşamın tadıdır anne ve baba olmak.

Her çocuk kendi anne-babasının yükünü  üzerinde taşır, o anne/baba yaşamı boyunca edindiği tecrübeler yoluyla, farkındalığını kazandıkça, kendi ‘içben’ini geliştirerek ve eskiden gelen hesapları kendi çocuğuna aktarmayarak, bazen bir temizlik yapmayı başarır. O çocukların da ileride huzurlu ve sağlıklı ebeveynler olabilmeleri için buna ihtiyaç vardır. O zaman günümüz çocuklarının yükünü ne kadar azaltıp onları ileri taşıyabilirsek, o kadar sağlıklı bireylerin yetişmesi mümkün olacak.
Anne ve baba olmak ne kadar özel bir yaşam süreci ise, onların anne-babaları için de özeldir… Sağlıklı anne/baba-çocuk ilişkisinin temelleri tek başına olmuyor.  Günümüzde  çalışan annelerin sayısında ve çalışma saatlerinin uzamasında ciddi bir artış var. Çocuklar ya çok küçük yaşlarda, uzun saatler,  okulöncesi kurumlarda vakit geçirmek zorunda kalıyorlar ya da bakıcılarla uzun saatlerini geçirmek durumunda kalıyorlar. İşte böyle bir ortamda (ve aslında her türlü şartta ve ortamda), büyükanne ve büyükbabanın çocuğun gelişiminde önemli bir rol oynadığı görülmektedir. Bu durum beraberinde bazı sorunları da getirebilmektedir. Kuşak farkından kaynaklı fikir ayrılıklarından kaynaklanan sorunlar olduğu gibi, çocuğa uygulanan disiplin yöntemlerinin sabote edilmesi de farklı bir sorun olarak karşımıza çıkabilmektedir. Kuşak farkından kaynaklı sorunda, büyükanne-büyükbabaların yaklaşımlarının ; anne-babanın benimsediği yöntemlerle uyuşmadığı görülebilmektedir. Disiplin yöntemlerinin sabote edildiği durumlar ise en sık karşılaştığımız ve çözümsüz kaldığımız konulardan biridir. Bunun çözümünün büyükanne-büyükbabalar ile kendi çocukları arasında zamanında inşa ettikleri diyalog kurabilme becerisinden geçtiğine inanıyorum.  Eğer anne-baba kendisinin ne kadar zor durumda kaldığını, ‘an’ı kurtarmak için yapılanların, uzun vadede ne kadar sıkıntı yaratabileceğini, her evin ayrı bir yapılanması olduğunu, kendi anne-babasıyla  paylaşabilir ise; büyükanne-büyükbabayı da takımın güçlü ve en güven veren oyuncuları arasında görmenin huzurunu

Nietzsche’nin  dediği gibi ‘yaşamın tadı onun kıvrımlarında saklıdır’; torunlar, büyükanne-büyükbabalarından aldığı ‘doğru’ sevgi, hoşgörü ve şefkat ile beslenerek büyüdüklerinde yaşamın tadını onların  tecrübeleriyle çıkarır, yaşama farklı açılardan bakmayı öğrenerek vizyonunu zenginleştirir. Torun ile geçirilen vakit, hiç şüphesiz büyükanne-büyükbaba için de dengeyi ayarlayabilmek adına, keyifli ancak dikkat edilmesi gereken bir çok unsuru da beraberinde getirdiği için uyumlanmayı zorlaştıran bir durumdur. Bu anları bütün aile fertleri için mutluluk veren tecrübeler haline getirmek, uzlaşı içerisinde olmaktan geçmektedir. Yapılacak bazı düzenlemeler ve uygulanacak davranış yöntemlerinin belirlenmesi çocuğun faydasına olacaktır. Büyükanne-büyükbaba ile anne-babanın ortak paydası-çocuğun gelişimine ise olumlu katkı sağlanacaktır. Nasıl mı? Kimse kolay demedi, ben de demiyorum☺. Hele ki büyükanne ve gelin arasında saygı, empati ve hoşgörü kavramları oluşmamışsa daha da zor. Burada baba ile kendi annesi arasındaki diyalogun şekli de önem teşkil eder. 

Büyükanne-büyükbabalar!
– Çocuğun asıl sorumluluğunun anne-babada olduğunu yani orkestra şefinin onlar olduğunu kabul etmeniz; çocuğun yetiştirilme sürecinde destekleyici olmanız anne-babalarla aranızdaki iletişimin gerilmesini engelleyecektir.
– Çocuğun gelişiminde tutarlılık, kararlılık, netlik önemlidir, özgüveni destekleyicidir. Anne-baba tarafından konulan kurallara uymanız evde istikrarlı olunduğu mesajını verecektir.
– Anne-baba ile aynı görüşte olmadığınızda bunu çocuğun önünde tartışmamak önemlidir, çünkü çocuğun gözünde anne-baba imajı bozulabilir, bu durum tabii ki konuşulabilir ancak anne-babanın alacağı karara saygı duymak önemlidir.
– Torunları mutlu etmek için aşırıya! kaçan hediyeler alınmamalıdır. Ona sevginizi göstermek, ona ileride oluşabilecek olan doyumsuzluk duygusunu yaşatmaktan geçmiyor.  Varlığınız onlara en büyük hediye!
– Anne-babanın koyduğu sınırı ve disiplini zorladığınız zaman,  çocuk amacına zahmetsizce ve kolayca ulaşabileceği fikrini edinir. Her kuşağın deneyimlediği zorluklar farklı, sizler iki kuşak sonrasının tanıkları olarak onları daha da güçlü, özgüvenli kılmak gerektiğini bilin. Bu en güzel  takım oyunu ile başarılır.
– Çocuğun, büyükanne-büyükbabasının; anne-babaya, anne-baba olarak saygı duyduğunu hissetmesi gerekir. ‘Bunun gibi 2 tane büyüttüm’ demek veya kendi çocuklarınızla yapamadıklarınızın torununuzla telafi edilmesi mümkün değildir. Bu tip sapmalar çocuğun özgüvenini sarsan etkiler yaratır.

Anne-babalar!
– Çocuğun eğitiminde sorumluluğun sizde olduğunu unutmayın. Büyükanne-büyükbabayla mesafeyi ayarlarken onları kırmadan gereken ortamı hazırlayın. Bunu yaparken onların ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak, anlayış ve empati ile yaklaşın.
– Çocuk her türlü ortama uyum sağlamayı öğrenir, kime nasıl davranacağını öğrenir. Eğer büyükanne-büyükbaba ile geçirilen süre uzun ve işbirlikten uzak ise; bu birlikteliğin büyükanne-büyükbabanın evinde olmasını sağlamak daha sağlıklıdır. Çocuk, büyükanne-büyükbabasının evinde koltukta zıplarken; kendi evinde zıplanmaması gerektiğini bilir☺ Ancak burada anne-babanın da tutarlı olması önemlidir.
– Eğitim büyükanne-büyükbabanın işi değil; kimi kişiler anne-baba olduklarından çok daha iyi büyükanne-büyükbaba olmuşlardır. Hesaplaşmanız var ise çocuk üzerinden yapmayın.
– Çocuğunuzu onlara emanet ettiğinizde, her şeyi kontrol etmeniz mümkün değil.
Kıymetli büyükanne-büyükbabalar,
Hodding Carter’in dediği gibi ‘çocuklarımıza vermeyi umabileceğimiz iki kalıcı miras vardır: Biri kökleridir, öbürü de kanatları…’
Annecim ve canım babam Aticim, siz benim yaşamıma kattıklarınızla, canım annecim sen kızlarımın yaşamına da kattıklarınla hem köklerim hem kanatlarımsınız.